Tatilini yurt dışında geçiren, ev, otomobil alan, kredi kartı harcaması fazla olan kişilerden, daha yüksek oranlı vergi alınmasının vergide adaletin sağlanmasına önemli katkıda bulunabileceği ifade ediliyor. Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olan taslak, vergi adaletini sağlamaktan uzak olduğu yönünde eleştirilere de maruz kalıyor. Yüksek gelir gruplarının vergilendirilmesine yönelik bazı düzenlemelerin, tasarı Meclis’e gelmeden önce taslaktan çıkarılabileceği de belirtiliyor.
AMAÇ GÜNÜ KURTARMAK
SÖZCÜ Yazarı ve Vergi Uzmanı Dr. Nedim Türkmen, “Bu ülkede sunulan hizmetlerden faydalanan vatandaşların yaptıkları giderler ile gelirlerinin uyuşmaması nedeniyle izaha davet edilmesinin neresi kötü? Mükellefler yaptıkları harcamalar ile ilgili gelirlerini ispatlayabiliyor ise vergiye tabi olmayan bir kaynaktan elde edildiği ya da vergisi ödenmiş bir paranın harcandığı ortaya konulursa hiçbir problem yok. Sadece ‘malı’ takip eden sistemden, ‘parayı ve malı’ bir arada takip eden bir sistemi kurmayan Türk vergi sistemi, tüketicilerden aldığı harcama vergileri ile günü kurtarmak istiyor. Tahsil edilen her 100 TL’nin 70 TL’sini tüketicilerin ödediği bir ülkede, vergi adaletinden bahsedilemez. Asıl yapılması gereken düzenlemeleri yapmayıp, kamuoyunu yurt dışı çıkış harcı, garsonların bahşişi ve kuryelerin vergilendirilmesi konularıyla oyalayıp yine topun taca atıldığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
VERGİDE ADALETİ SAĞLAR
Vergi uzmanları, kazancını yatırıma yönlendirmeyip çok harcama yapandan daha çok vergi alınmasına yönelik çalışmaların vergide adaletin sağlanmasına katkı sunacağına dikkat çekiyor. Nitekim, hazırlanan tasarıyı eleştiren Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, “Daha yüksek gelirli gruba dokunulamıyor anladığımız kadarıyla. Yine dar ve orta gelirliler ihalenin en büyük kısmına ortak edilmiş gibi görünüyor” dedi. Çalışma hayatı uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik ise hazırlanan tasarı ile ilgili “Vergi paketinde servet vergisine dönük ciddi bir düzenleme yok. Türkiye’de ciddi bir servet vergisi yok. Belirli düzeyin üzerinde serveti olanlardan servet vergisi alınması ve özellikle kentsel rantların ciddi biçimde vergilendirilmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan Mehmet Şimşek’in Maliye Bakanı olduğu 2011 yılında Vergi Konseyi tarafından gündeme getirilen çok harcayandan daha çok vergi alınmasına yönelik düzenleme, o dönemde olumlu karşılanmasına karşın rafa kaldırılmıştı.
Mükellef gönlünden ne koparsa onu beyan ediyor
Vergi Uzmanı Dr. Nedim Türkmen, 1998’de 4369 sayılı Kanun ile Türk Gelir Vergisi sisteminde değişikliğe gidildiğini anımsatarak, “Düzenleme ile gelirin tanımı ‘Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği, tasarruf ve harcamasına kaynak teşkil eden her türlü kazanç ve iratların safi tutarıdır’ halini aldı. Yasanın yürürlük tarihi 2003’tü, Kasım 2002’de iktidar değişti. İktidara gelen AKP, 4783 sayılı Kanun ile düzenlemeyi kaldırdı” dedi. Türkmen, düzenlemenin kayıt dışı ekonomiyi kayda almayı amaçladığını aktardı. Düzenlemenin yürürlüğe gireceği düşüncesiyle vergi güvenlik müesseseleri, ortalama kâr haddi gibi kavramların mevzuattan çıkarıldığını belirten Türkmen, “Harcama ve tasarrufun kaynağının sorulması uygulaması olmayınca, vergi sistemi mükellefin gönlünden ne koparsa onu beyan ettiği bir sistem oldu. Vergilerin yüzde 70’ini tüketicinin ödendiği adaletsiz bir vergi sistemi oluştu” diye konuştu.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ