2011 Fukuşima felaketinden sonra uzun bir süre boyunca kimsenin tercih etmediği nükleer enerjiye olan ilgi yeniden canlanmaya başladı.
İklim değişikliğinin etkisiyle hükümetler nükleer santrallerin ürettiği karbonsuz enerjiye yeniden ilgi duyarken Rusya- Ukrayna savaşı nedeniyle Rus enerjisine alternatif arayışları da nükleer enerjiye olan ilgiyi artırdı.
Nükleer enerjiye dönüş ise uranyum fiyatlarını tırmandırdı. Uranyum fiyatları son 5 yılda yüzde 233 yükseldi. Böylece uranyumun kazancı altın ve bakırın kazançlarının üç katını aştı.
BORSADA ŞİRKETLERİN HİSSELERİNE DE YANSIDI
Uranyum fiyatlarındaki artış borsada işlem gören şirketlerin hisselerine de yansıdı. Dünyanın en büyük uranyum üreticisi olarak Kazakistan’ı geride bırakması beklenen Kanada’daki uranyum şirketlerinin çoğu son 4 yılda yüzde 400’den fazla artış gösterdi.
Kanada’nın Saskatchewan eyaletinde uranyum arayışları süren ve yeni kurulan NexGen Energy adlı madencilik şirketi 2028 yılına kadar satış yapmayı beklememesine rağmen şirketin piyasa değeri neredeyse 4 milyar dolara ulaştı.
Şirketin piyasa değerinin artmasında Saskatchewan’ın Athabasca Havzası’ndaki toprakların mineral oranının yüksekliği etkili oluyor. Toprak o kadar çok mineralle dolu ki, NexGen’inki de dahil olmak üzere bazı madenlerde uranyumun satılmadan önce seyreltilmesi gerekiyor.
Toronto’daki Scotiabank’ta madencilik analisti olan Orest Wowkodaw’un tahminine göre NexGen madeni tüm küresel arzın yüzde 13’ünü oluşturacak.
ARZ- TALEP DENGESİZLİĞİ CAZİBESİNİ ARTIRIYOR
Uranyum işinin cazibesinin büyük bir kısmı arz ve talebin dengesiz olmasından kaynaklanıyor. Çin, Hindistan, Japonya, ABD ve Avrupa’dan metale olan talep, madencilerin topraktan çıkarabileceğinden çok daha hızlı bir şekilde artıyor. Sektöre veri sağlayan TradeTech’in başkanı Treva Klingbiel’in tahminine göre 2030’lara kadar talep arzı yılda 100 milyon pounddan fazla aşabilir.
Rusya’nın izolasyonu ise arz açığını daha da arttırıyor. Avrupa ülkeleri elektrik santrallerinin çoğunu besleyen Rus doğalgazının yerine alternatif yakıtlar bulmak için çabalamakla kalmıyor, aynı zamanda ham ve zenginleştirilmiş uranyum için de Rusya’ya bel bağlamış durumda.
RİSKLER MEVCUT
Bugün dünya genelinde 61 nükleer enerji santrali inşa halindeyken yaklaşık 90 tanesi planlama aşamasında ve 300’den fazlası da teklif edilmiş durumda. Hatta yıllar önce kapatılmış olan eski santrallerin yeniden açılması için de bir çaba var.
Yeni reaktörler devreye girdikçe, dünyanın ilave uranyum cevherine olan ihtiyacı da artıyor. Ancak bu patlamanın geçmişte olduğu gibi iflas etme riski de bulunuyor.
Nükleer enerjiye yönelik yeni keşfedilen hevesi ciddi bir şekilde test etmek için tek gereken şeyin başka bir ölümcül kaza olduğu belirtiliyor. Diğer bir yandan radyoaktif atıkların nasıl ve nerede bertaraf edileceğine dair soru işaretleri de bir dizi inşa girişiminin önündeki en önemli zayıflık olmaya devam ediyor.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ