Mavi rengin insan algısında oldukça yeni bir yere sahip olduğu iddiası, tarih boyunca renkleri nasıl algıladığımıza dair çarpıcı bir bakış sunuyor.
Özellikle antik Yunan metinlerinde maviye dair neredeyse hiç bahsedilmemesi, bilim insanlarını bu konuyu araştırmaya sevk etti. Antik yazarlar, renkleri günümüzdeki gibi spesifik terimlerle değil, hissettirdikleri etki ve ışığın hareketleriyle tanımlamış. Homeros’un Akdeniz’i “şarap koyusu” olarak tarif etmesi, antik toplumlarda renk algısının farklı işlediğini düşündürüyor.
Evrim Ağacı tarafından da değinilen konuda dil ve düşünce arasındaki bağı inceleyen Sapir-Whorf hipotezi, dilde bir kavramı tanımlayan kelime eksikse o kavramın zihinde algılanmasının da zor olabileceğini öne sürüyor.
NADİR GÖRÜNDÜĞÜ İÇİN İSİM VERİLMEMİŞ OLABİLİR
Buna göre, eski toplumlar, nadir rastlanan maviye bir isim vermekte zorlanmış olabilir. Ayrıca, Geiger ve Gladstone gibi araştırmacıların yaptığı incelemelere göre, tarih boyunca birçok dilde önce siyah ve beyaz, ardından kırmızı, sarı ve yeşil kelimeleri gelişmiş; mavi ise genellikle en son eklenmiş. İlginç bir şekilde, antik dünyada mavi pigment üretme becerisine sahip tek kültür olan Mısırlılar, maviyi tanımlayan ilk kelimelere sahip.
Doğada da mavi, diğer renklere göre oldukça nadir bir renktir. Canlılarda mavi pigmentler yerine ışığın belirli açılarla yansımasını sağlayan yapısal düzenlemelerle “mavi” algısı yaratılır. Kelebek kanatları ve denizyıldızlarının mavi görünümü buna örnektir. Ayrıca, gökyüzü ve deniz gibi geniş alanlar mavi gözükse de, aslında bu yüzeyler bir mavi pigment taşımıyor; ışığın dalga boyları nedeniyle mavi algısını yaratıyor.
Bilimsel olarak, primatlar da dahil olmak üzere insanlar yaklaşık 23 milyon yıldır maviyi algılayabilecek görsel reseptörlere sahip. Dolayısıyla, antik toplumların mavi rengi göremediği değil, maviye dair algılayışlarının, ona daha az ihtiyaç duyan bir yaşantı içerisinde şekillenmiş olduğu düşünülüyor. Renkler dünyası, bilim insanlarına kültürel ve biyolojik mirasımızın renk algısına etkilerini incelemek için geniş bir alan sunmaya devam ediyor.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ