Sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek için genetik yatkınlığın yanı sıra yaşam tarzı, özellikle de beslenme alışkanlıklarının büyük önem taşıdığı uzun zamandır biliniyor. Daha az yemek veya ara öğünleri atlayarak beslenmenin, birçok canlı türünde yaşam süresini uzattığına dair çeşitli bilimsel çalışmalar mevcuttu.
Ancak bu kısıtlayıcı beslenme yöntemlerinin tam olarak neden böyle bir etki yarattığı ve bu bulguların insanlara ne ölçüde uygulanabileceği netlik kazanmamıştı.
ABD merkezli Jackson Laboratuvarı’ndan bilim insanları, bu sorulara yanıt bulmak için kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmacılar, insan genetik çeşitliliğini yansıtan 960 fare üzerinde farklı beslenme yöntemlerinin etkilerini inceledi.
Fareler, istedikleri kadar yemek yiyebilen kontrol grubu ve farklı düzeylerde kalori kısıtlaması veya aralıklı oruç uygulanan gruplara ayrıldı.
Kalori Kısıtlaması, Aralıklı Oruçtan Daha Etkili
Araştırmanın sonuçları oldukça çarpıcıydı. En uzun yaşayan farelerin, kalori alımını en fazla kısıtlayan grupta olduğu gözlemlendi. Aralıklı oruç uygulanan grupların yaşam süreleri de kontrol grubuna göre daha uzundu, ancak kalori kısıtlaması kadar etkili olmadı.
Bu bulgu, daha önceki araştırmalarda elde edilen sonuçların aksine, kalori kısıtlamasının uzun yaşam üzerindeki etkilerinin aralıklı oruçtan daha belirgin olduğunu gösterdi.
Yağ Oranı ve Glukoz Seviyeleri Önemli Değil mi?
Çalışmanın en dikkat çekici bulgularından biri de, düşük kalorili beslenmenin vücuttaki yağ oranı ve glukoz seviyelerinden bağımsız olarak yaşam süresini uzattığı yönünde oldu. Genellikle sağlık ve yaşlanmanın göstergeleri olarak kabul edilen bu ölçütler, bu araştırmada beklenmedik bir şekilde önemini yitirdi.
Zayıflamak, Uzun Yaşamın Anahtarı Değil
Araştırmacılar, bir başka ilginç bulguya daha ulaştı. En uzun yaşayan fareler, aynı zamanda en az kilo verenlerdi. Aksine, en çok kilo veren farelerin yaşam süreleri kısa, enerjileri düşük ve bağışıklık sistemleri zayıftı. Bu durum, zayıflamanın uzun yaşam için mutlaka gerekli olmadığını ve hatta bazı durumlarda zararlı olabileceğini gösteriyor.
Dayanıklılık, Uzun Yaşamın Anahtarı
Araştırmanın başındaki isim Prof. Gary Churchill, bu sonuçları değerlendirirken “Çalışmamız, dayanıklılığın önemine işaret ediyor” şeklinde konuştu.
Churchill’e göre en dayanıklı hayvanlar, stres ve kalori kısıtlamasına rağmen kilolarını koruyabilenlerdi ve bu hayvanlar aynı zamanda en uzun yaşayanlardı.
İnsanlara Uygulanabilir mi?
Bu bulguların insanlara ne ölçüde uygulanabileceği henüz kesin olarak bilinmiyor. Fareler üzerinde elde edilen sonuçların, insanlara birebir aktarılması mümkün olmayabilir.
Ayrıca, kalori kısıtlamasının yaşam süresini uzatmasına rağmen, bu gruptaki hayvanların yaşam süreleri arasında önemli farklılıklar olduğu gözlemlendi. Araştırmacılar, bu durumun genetik faktörlerden kaynaklandığını düşünüyor.
Fareler üzerinde yapılan bu kapsamlı araştırma, uzun yaşamın sırrı hakkındaki anlayışımızı önemli ölçüde değiştiriyor. Kalori kısıtlamasının, aralıklı oruçtan daha etkili olduğu ve vücuttaki yağ oranı ve glukoz seviyelerinin öneminin düştüğü ortaya kondu.
Ancak bu bulguların insanlara ne ölçüde uygulanabileceği ve uzun yaşam için en etkili yöntemin ne olduğu gibi sorulara henüz kesin yanıtlar bulunabilmiş değil. Bu alanda yapılacak daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ