Vrije Universiteit Brussel’den arkeolog Barbara Veselka liderliğinde yapılan çalışmalara göre, iskeletin bir araya getirilmesi kasıtlı bir şekilde yapılmış. Mezar, Neolitik Çağ’a ait bir toplu mezar gibi görünse de, mezara yerleştirilen Roma dönemine ait bir kafatası ve kemik iğnesi, iskelete dair gizemleri daha da artırıyor. Çalışma, mezarın ilk keşfedildiği 1970’lerden beri arkeologların ilgisini çekiyor.
2019 yılında yapılan radyokarbon analizleri, mezardaki kemiklerin farklı zamanlara ait olduğunu doğruladı. DNA analizlerine göre iskelette yer alan beş bireyden birinin Roma döneminde yaşamış bir kadına ait olduğu ortaya çıktı. Ancak bu kadının kafatası, Neolitik Çağ’a tarihlenen diğer kemiklerle birleştirilmiş. Roma döneminde bir topluluğun, mezardaki Neolitik kemiklerle birleştirerek bu ‘yama iskeleti’ oluşturduğu düşünülüyor.
Araştırmacılar, Roma dönemi insanlarının bu mezarı düzenlerken hangi niyetle hareket ettiğini henüz açıklayabilmiş değil. Ancak bu eylemin kasıtlı olduğu düşünülüyor. Veselka ve ekibi, mezarın yakındaki bir nehre olan yakınlığının, bu alanın Neolitik ve Roma toplumları için manevi bir anlam taşıyor olabileceğini öne sürüyor. Nehirler, tarih boyunca hem coğrafi hem de ruhsal önem taşıyan bölgeler olarak biliniyor.
Minnesota’daki Macalester College’dan bioarkeolog Jane Holmstrom ise, çalışmayı “son derece ilgi çekici ve karmaşık” olarak değerlendirerek, Neolitik dönemde klanların toprak sahipliğini mezarlar yoluyla göstermiş olabileceğini belirtti. Holmstrom, Romalıların da bu mezarı kullanarak aynı bölge üzerinde otorite kurma çabasında olabileceğini ifade ediyor.
Mezarın, Neolitik dönem insanları ve Romalılar arasında bir bağlantı oluşturduğu ve Roma dönemi toplumunun önceki medeniyetlerin izlerine saygı duyarak bu mezarı yeniden düzenlemiş olabileceği de araştırmacıların ileri sürdüğü teoriler arasında yer alıyor.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ