Yüzde 30 yağmur olasılığı bir bölgenin yüzde 30’unun veya günün yüzde 30’unda yağmur yağacağı anlamını taşımaz. Yağmur olasılığı, bir bölgeye en az 0.254 milimetre yağış düşme ihtimalini ifade eder. Yani, örneğin İstanbul için verilen bir yüzde 30 yağmur tahmini, o gün İstanbul’un herhangi bir yerinde bu miktarda yağış olma ihtimalinin yüzde 30 olduğunu belirtir.
Bu oran, yağmurun şiddetini, süresini ya da hangi bölgelerde görüleceğini ifade etmez. Örneğin, kısa bir öğleden sonra sağanağı, tüm gün süren hafif bir çiselemeden daha fazla yağış bırakabilir. Bu ayrımı bilmek önemlidir.
Belirli bir zaman diliminde belirli bir alanın yağış olasılığını hesaplamak için, tahmincinin güven değerini alır ve bunu yağıştan etkilenecek alanın oranıyla çarparız. Örneğin, İstanbul’un %40’ının yarın en az 0.254 mm yağış alacağından %100 emin olduğumuzu varsayalım. Bu durumda yağış olasılığı,
1 × 0,4 = 0,4 olduğundan, %40 olacaktı.
Eğer İstanbul’un %40’sinin yarın yağmur alacağına dair tahminimizden yalnızca %70 emin olsaydık, yağış olasılığı,
0,7 × 0,4 = 0,28 olduğundan, %28 olacaktı.
Bu yöntemle, bir bölgenin belirli bir zaman dilimindeki yağış olasılığı hesaplanır. Hem tahminin güvenilirliği hem de yağıştan etkilenmesi beklenen alanın oranı, bu hesaplamada temel faktörlerdir.
‘YANLIŞ ANLAMALAR VAR’
Science Alert’te yer alan habere göre; Matt Jeglum, NWS’nin Batı Bölgesi Bilim ve Teknoloji Entegrasyonu Bölümü Başkan Yardımcısı, yüzde 30 yağmur olasılığını şu şekilde açıklıyor: “Bu oran, yağmurun günün yüzde 30’unda yağacağı ya da bölgenin yüzde 30’unda görüleceği anlamına gelmez.” İnsanların bu yanlış anlamalara kapılması, günlük planlamalarını etkileyebilir.
YAĞIŞ TAHMİNLERİ NASIL YAPILIYOR
ABD’de yağış olasılığı tahminleri ilk olarak 1965 yılında başladı. 1970’lerde ise istatistiksel modellerin geliştirilmesiyle tahminler daha da hassas hale geldi. Günümüzde, meteorologlar 30 farklı hava durumu modelini kullanarak tahmin yapıyor.
Bu modeller, atmosferin mevcut sıcaklık, nem ve rüzgar hızı gibi verilerini kullanarak fiziksel ve matematiksel hesaplamalar yapıyor. Bu veriler, uydu görüntüleri, radarlar, yer istasyonları ve günlük olarak atmosfere salınan hava balonları ile toplanıyor. Tüm bu veriler, hava durumu modellerine işlenerek, yağış ihtimalleri hesaplanıyor.
Atmosferin dinamik yapısı nedeniyle hava durumu tahminleri sık sık değişse de, 1970’lerden bu yana modellerde büyük ilerlemeler sağlandı. Günümüzde, meteorologlar beş ila yedi gün öncesinden yağmur olup olmayacağı konusunda oldukça isabetli tahminler yapabiliyor. Jeglum, “Hava durumu tahmincileri hakkında yapılan olumsuz klişelere rağmen, işimizi oldukça iyi yapıyoruz” diyor.
‘PARALEL EVRENLER’ YAKLAŞIMI
Jeglum’un açıkladığı gibi, bu modeller adeta “paralel evrenler” gibi çalışıyor. Her biri aynı başlangıç noktasıyla başlıyor, ancak farklı atmosferik koşullar altında evriliyor. Örneğin, bir tahminde yüzde 30 yağış ihtimali varsa, bu, modellerin yüzde 30’unda (örneğin, 10 modelden 3’ünde) yağış olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, bir yüzde 30 yağış tahmini riskli bir karar alma durumunu beraberinde getirebilir. Koşuya çıkmayı planlıyorsanız, ıslanmayı göze alabilir ya da şemsiye alarak ihtimalleri göz önünde bulundurabilirsiniz.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ