Oscar, Hollywood’un en iyilerini onurlandırmasıyla bilinir, ancak bazı haksızlıklar hayranlar ve sektör içindeki kişilerde soru işaretlerine yol açtı. İkonik rollere ve unutulmaz performanslara rağmen, bu aktörler ve aktrisler Oscar zaferini kaçırdı. Oscar’lar bu isimleri tanımasa da, onların çalışmaları sinema tarihinde kalıcı izler bırakmaya devam ediyor.
“WOLF OF WALL STREET” FİLMİNDE LEONARDO DICAPRIO
Leonardo DiCaprio nihayet 2016 yılında “The Revenant” ile Oscar’ı kazandı, ancak “Wolf of Wall Street”teki (2013) rolü, genellikle en iyi performanslarından biri olarak kabul edilir. DiCaprio’nun Jordan Belfort’u canlandırışı—karizmatik ve ahlaki açıdan sorgulanabilir bir borsacıyı—geniş çapta övgü aldı. Bu etkileyici performansına rağmen, ödülü “Dallas Buyers Club” ile Matthew McConaughey kazandı. DiCaprio’nun bu rol için ödülü alamaması, Hollywood’un en çok konuşulan haksızlıklarından biri olarak anılmaya devam ediyor.
EN ÇOK ADAY GÖSTERİLEN VE HÂLÂ ÖDÜL KAZANAMAYAN: GLENN CLOSE
Hollywood’un en saygıdeğer aktrislerinden Glenn Close, Oscar’a sekiz kez aday gösterildi ama hiç kazanamadı. “Fatal Attraction” (1987) ve “Dangerous Liaisons” (1988) filmlerindeki performansları güçlü, karmaşık ve geniş çapta beğenildi. Close’un Oscar’ı hâlâ alamamış olması, Akademi’nin olağanüstü yetenekleri onurlandırmada yetersiz kaldığının en büyük örneklerinden biri olarak kabul edilir.
“SCARFACE” FİLMİNDE AL PACINO
Al Pacino, 1993 yılında “Scent of a Woman” ile Oscar kazandı, ancak “Scarface” (1983) filmindeki Tony Montana rolü, sinema tarihinin en unutulmaz performanslarından biri olmaya devam ediyor. Acımasız bir uyuşturucu baronunu canlandıran Pacino, filmi bir klasik haline getirdi, ancak bu rol için aday bile gösterilmedi. Birçok sinema meraklısı, bunu Akademi tarihinin en büyük ihmallerinden biri olarak görüyor.
GÖZARDI EDİLEN BİR YETENEK: AMY ADAMS
Amy Adams, birçok Oscar adaylığına rağmen henüz ödül kazanamayan bir diğer başarılı oyuncu. “American Hustle” (2013) ve “Arrival” (2016) gibi filmlerdeki olağanüstü performanslarına rağmen, Adams Oscar’ı kucaklayamadı. Geniş bir tür yelpazesinde gösterdiği yetenek ve derin oyunculuk tarzı, onu Akademi tarafından yeterince tanınmamış bir yetenek olarak öne çıkarıyor.
“NIGHTCRAWLER” FİLMİNDE JAKE GYLLENHAAL
Jake Gyllenhaal’ın “Nightcrawler” (2014) filmindeki Lou Bloom karakterini canlandırışı eleştirmenlerden büyük övgü aldı, ancak şaşırtıcı bir şekilde Akademi tarafından görmezden gelindi. Gyllenhaal, karanlık ve karmaşık karakterlere duyduğu derinlemesine bağlılıkla izleyenleri etkiledi. O yıl En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde aday gösterilmemesi, hayranlar ve eleştirmenler arasında hâlâ tartışılan bir konu.
“WHAT’S LOVE GOT TO DO WITH IT” FİLMİNDE ANGELA BASSETT
Angela Bassett’ın Tina Turner’ı canlandırdığı “What’s Love Got to Do with It” (1993) filmi, tüm zamanların en iyi biyografik performanslarından biri olarak kabul ediliyor. Aday gösterilmiş olmasına rağmen, ödülü “The Piano” ile Holly Hunter’a kaptırdı. Bassett’ın bu performansla Oscar’ı kazanamaması, sinema dünyasında en büyük Oscar adaletsizliklerinden biri olarak görülüyor.
OSCARSIZ BİR KARİYER: TOM CRUISE
Hollywood’un en büyük yıldızlarından biri olmasına rağmen Tom Cruise henüz bir Oscar kazanamadı. “Born on the Fourth of July” (1989), “Jerry Maguire” (1996) ve “Magnolia” (1999) gibi filmlerdeki adaylıkları son derece hak edilmişti, ancak her seferinde ödülü kaybetti. Cruise’un Oscar almaması, Akademi’nin gişe rekorları kıran filmlerdeki oyunculara karışık bir bakış açısına sahip olmasına bağlanıyor.
“THE FABULOUS BAKER BOYS” FİLMİNDE MICHELLE PFEIFFER
Michelle Pfeiffer’ın “The Fabulous Baker Boys” (1989) filmindeki rolü, yeteneğini ve oyunculuk yelpazesini gözler önüne serdi. Performansı ona büyük övgüler ve Oscar adaylığı kazandırdı, ancak ödülü “Driving Miss Daisy” ile Jessica Tandy kazandı. Pfeiffer’ın kaybı, Oscar’ın en hayal kırıklığı yaratan haksızlıkları arasında yer alır, çünkü performansı çığır açıcı olarak kabul edilmişti.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ