Meral Akşener’in İYİ Parti genel başkanlığından ayrılmasından sonra partinin kuruluşundan bu yana etkin görevde bulunan Müsavat Dervişoğlu genel başkanlığa seçilmişti. Partide büyük bir dağınıklık, istifalar yaşanırken Dervişoğlu önce bunları durdurdu, bir yandan Meclis çalışmalarını sürdürürken bir yandan da il ve ilçeleri dolaşıyor.
Müsavat Dervişoğlu, “Vatandaş ekonomisini” gündeminden düşürmüyor. “Emekliler Kurultayı” yaptı. Nasıl bir tabloyla karşılaştığını sordum, şunları söyledi:
‘SİYASİ HESAPLAR…’
“Emekliler Kurultayı’nda nutuk atmak yerine, onlara söz vermeyi tercih ettik. Bir ülke, karnı tok milletle çok daha güçlü olur. Erdoğan son dönemde sıkça, dış gelişmeleri örnek verip ‘İç cepheyi’ sıkılaştırmaktan, güçlendirmekten söz ediyor. Ama bunu millet için değil, siyasi hesapları için söylüyor. İç cephenin güçlenmesi vatandaşımızın ekonomisinin güçlenmesi demek. Emekliler, çalışanlar, işsiz analar, babalar, gençler öyle yorgun ki… İç cephe perişan.
Bu işler sloganla olmaz. İç cepheyi güçlendirmenin yolu, milletin refahını artırmaktan geçer. Erdoğan kendisinin ve etrafının refahı için milleti perişan etti. Şimdi diyor ki, iç cepheyi güçlü tutalım. İç cephe aç, iç cephe geçinemiyor, iç cephe umutsuz. Nasıl güçlü durmasını bekleyebilirsiniz?”
Müsavat Dervişoğlu, SÖZCÜ Medya Grubu Ankara Temsilcisi ve yazarımız Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı.
‘CAKA SATIYOR’
“Bakın, emekliler dediğimizde aileleri ile birlikte 35 milyonun üzerinde vatandaşımızdan söz ediyorum. Emeklilerimiz hizmetlerinin karşılığını almak, torunlarına harçlık verebilmek istiyor. Bu insanlar çok mu şey istiyor? Hayır.
Sadece hak ettiklerini istiyor. Türkiye’nin, işçisini de memurunu da emeklisini de doyuracak, refah içinde yaşatacak imkanları var. Yeter ki yönetenlerde akıl olsun. Bu iktidarın her konuda fikri var ama aklı yok. Anadolu’da güzel bir söz var, diyor ki; ‘Akıl olmayınca neylesin fikir, çalsın Abdurrahman oynasın Bekir.’ Durum bu. Sarayın duvarları öyle yüksek öyle kalın ki, vatandaşının sesini duymuyor, halini görmüyor. Dünya liderliği diye caka satıyor, kendi milletini çaresiz bırakıyor.”
EN AZ 28 BİN LİRA
“Şu günlerde gündemde asgari ücret var. Devletin bu noktadaki görevi çalışanların hakkını koruyup kollamak, işverenin de üzerindeki yükleri dengelemektir. Gelişmiş ülkelerde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 5’lerde. Üstelik oradaki asgari ücretlerde yüksek. Türkiye’de ise çalışanların yüzde 65’e yakını asgari ücretle çalışıyor. Asıl dengesizlik burada. Yoksulluk buradan başlıyor. Bizim önerimiz 2025’in ilk altı ayı için asgari ücretin 28 bin liraya yükseltilmesi. İkinci 6 ay için de enflasyon oranında düzenlemeye gidilmesi.”
Sığınmacılar hemen geri dönmeli
Görünen o ki, önümüzdeki süreçte 4 parçalı bir Suriye’yle karşı karşıyayız. Bu durum ciddi bir çatışma ortamına yol açabilir. Bundan en çok terör örgütleri beslenir. Suriyeli sığınmacıları soruyorum. İYİ Parti lideri Dervişoğlu, “Hemen geri gönderilmeli” diyor ve açıklamasını şöyle sürdürüyor:
‘AYRICALIKLAR BİTSİN’
“Suriyeli sığınmacıların geldikleri kentlerde artık rejim kuvvetleri yok. Türkiye’de bulunmalarına sebep olan şartlar fiilen ortadan kalktı. Öncelikle, 2025’in ilk 6 aylık döneminde gönüllü dönüşler teşvik edilmeli. Temmuz ayından itibaren de Bakanlar Kurulu’nca sağlanan geçici koruma statüsü iptal edilmelidir. Suriyelilere verilen 238 bin vatandaşlık derhal iptal edilmeli, tüm ayrıcalıklar kaldırılmalıdır. Avrupa Birliği ile para karşılığı yapılan geri kabul antlaşması derhal iptal edilmelidir. Bu süreci yürütecek bir eylem planına ihtiyaç var. Stratejik planlama yapacak akıl görmediğim için, iktidarın böyle bir hazırlığı olduğunu sanmıyorum.”
‘İktidarın atmayacağı adımlar başımızı ciddi belaya sokabilir’
Münbiç gibi bazı bölgelerde sağlanan taktik kazanımların yetmeyeceğini, Suriye’nin kuzeyini Irak’ın kuzeyine çevirecek bir sürecin önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin güneydoğusunda yakılması muhtemel ateşin en önemli kıvılcımı olacağına dikkat çeken Dervişoğlu, “İktidarın bu atmayacağı adımlar, yarın başımızı çok ciddi belalara sokabilir” dedi. Dervişoğlu şu uyarılarda bulundu:
‘ŞOV YAPMAYIN’
“Bakın, Esad gitti. İyi güzel de, gelen kim ve niye geldi? Bunu düşünüp, gerekli önlemleri almak yerine, bu iktidar şov peşinde. Esad gitti diye sevinmek başka, yerine terör örgütü dediğiniz bir yapının gelmesine sevinmek başka. İnsanın aklını yitirmiş olması lazım. Hem terör örgütü diyorsunuz, hem de Suriye’nin tamamını ele geçirmesine seviniyorsunuz. Bu ne çelişki. Suriye’de bundan sonra neler olabileceğini kestirmek zor. İşte devlet aklı burada devreye girer. Bu toz bulutunda doğru yolu bulup, doğru adımı atmaktır devlet aklı. İşin özeti şu:
1- Sığınmacıları geri göndermeli.
2- Sınır güvenliğimizi artırmalı
3- Terör devletinin kurulmasını engellemeliyiz.
Bu üç adım dışındaki hiçbir adım ya da tezgah Türkiye’ye huzur getirmez. Aksine kaos getirir.”
‘Büyük Orta Doğu’ demek ‘Küçük Türkiye’ demektir!
İktidarın her işinde hamaset ve şov olduğunu öne süren BOP ile ilgili soruyu şöyle cevaplandırdı: “Suriye’deki gelişmeler sırasında Halep Kalesi’ne şanlı bayrağımız asıldı. Bu hangimizin duygularını okşamadı. Ancak, o şanlı bayrak, gerçekleri perdelemek için kullanılamaz. Oraya bayrak astırıp, 82, 83, 84 diye plakalardan söz etmenin bize bir faydası yok. Mahalle yanıyor mahalle. Öyle bir tezgah var ki, bu iktidar 82, 83 cakası satarken, dışarıdaki ortakları, 80, 79. 78’in hesabını yapıyor. Ak Parti ve ortağı ne zaman ‘Büyük’ derlerse, biliniz ki Türkiye küçülmektedir. Unutmayalım, Büyük Orta Doğu dediklerinin hedefi küçülen Türkiye’dir.”
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ