Suriye’de El Kaide’den ayrılarak kurulan Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) liderliğindeki cihatçı örgütün 8. Aralık 2024’te başkent Şam’a girdi. Şam’da Esad iktidarın son bulmasıyla berbaer son bulan Baas Partisi iktidarı, Suriye’de yarım asrı aşkın süren bir dönemi geride bırakıyordu.
Arap Sosyalizmi olarak da bilinen BAAS modeli özellikle Ortadoğu tarihinde önemli bir yere sahip oldu.
BAAS NEDİR?
Arapça Baas “rönesans” veya “diriliş” anlamına gelir. Baasçılık, Arap dünyasının tek bir devlette birleştirilmesi fikrini temsil ederdi. “Birlik, Özgürlük, Sosyalizm” sloganı ile Arap birliğine ve Arap olmayandan gelen müdahaleye karşı özgürlük mücadelesini programına aldı.
Baas Partisi’nin kuruluş ilkelerine bakacak olursak: “Ölümsüz bir ilkeye sahip tek Arap ulusu”, “Birlik, Özgürlük ve Sosyalizm”.
– Birlik: Pan-Arabizm ilkesi birçok siyasi gelişmede test edilmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Mısır ve Suriye birliğindeki başarısız deneyimin ardından partinin Irak ve Suriye kollarının birlik çabalarının başarısızlığı, bu ilke ile toplumun siyasi motivasyonu arasında gerçekçi bir bağ olmadığını gösterir.
– Sosyalizm: Sömürgecilik döneminden henüz çıkan Suriye, geleneksel feodal bir toplumdan bir partinin agresif ve kanlı askeri darbeleri ile Sovyet ekseninde, sosyalist bir kalıba sokulmaya çalışılmıştır. Ancak azınlığın diktatörlük ile yönettiği, mezhepçiliğin ve kayırmacılığın hakim olduğu adaletsiz bir toplum haline gelmiştir.
– Özgürlük: Baas Partisinin hüküm sürdüğü Irak ve Suriye’de kapatılan gazete ve siyasi partileri, sürgüne gönderilen fikir ve siyaset insanlarını ve yıllarca tek parti olarak hüküm sürmesini düşünecek olursak, özgürlük ilkesinin hayata geçirilmediğini görebiliriz.
ARAP SOSYALİST BAAS PARTİSİ NE ZAMAN KURULDU?
Baas Partisi, 7 Nisan 1947’de kuruldu. Kurucuları Mişel Eflak, Selahaddin el-Bitar ve Zeki el-Arsuzi olarak biliniyor. Parti’nin resmi adı Hizb el-Ba’ath el-Arabi el-İştiraki olarak kayıtlara geçti. Parti isminin Türkçe karşılığı ise Arap Sosyalist Diriliş (Baas) Partisi’dir.
Arap ulusunun, Arap topraklarında birlik ve özgürlüğü parolası ile mücadele eden Baas Partisi, büyük sermayelerin kamulaştırılması, sendika hakkı ve toprak reformu gibi politikaları benimsemişti.
1952’de Ekrem Havrani’nin Arap Sosyalist Partisi ile birleşerek Arap Sosyalist Baas Partisi adını aldı. Bu birleşme, Suriye siyasetinde önemli bir güç merkezi oluşturdu. 1954’te Suriye’de demokrasiye geçildiğinde, parti 142 sandalyeli parlamentoda 22 sandalye kazanarak ikinci büyük parti oldu.
Baas Partisi kurucusu Mişel Eflak ve Irak Baas’ı lideri Saddam Hüseyin
SURİYE BAAS’ININ İDEOLOJİSİ NEYDİ?
Baas Partisi’nin temel ideolojisi üç sütun üzerine kuruluydu: Arap milliyetçiliği, sosyalizm ve sekülerizm.
Baas, Arapların birliği ve modernleşmesinin bir zorunluluk olarak görüyordu. 1958’de Mısır ile birleşme kararı bu vizyonun sonucu olarak gerçekleşse de bu deneyim başarısız oldu.
1960’larda parti politikasında ciddi bir dönüşüm yaşandı. Neo-Baas olarak ortaya çıkan bu akım, Marksizmden etkilenerek anti-dini bir söylemle pan-Arap birliği çabalarını geri plana attı. Sovyetler Birliği, bu sol programa destek verdi ve rakip Irak Baas’ını “gerici” ve “sağcı” olmakla suçladı.
Suriye Baas’ı liderlerinden Beşar Esad’ın babası Hafız Esad
1948’deki Filistin yenilgisi, Arap dünyasında milliyetçi hareketlerin yükselmesine zemin hazırladı. Baas Partisi entelektüel gençler, çiftçiler ve işçi sınıfını bir araya getiren geniş tabanlı bir örgüt olarak öne çıktı.
Parti hızla Arap dünyasına yayıldı.
8 Mart 1963’te Baas subayları, gizli bir askeri komite kurarak partinin kontrolünü sivillerin elinden almayı amaçlamıştı. Bu komiteye göre halihazırdaki koşullarda gerçekleştirilecek sivil seçimlerin şaibeli olacağı kesindi.
Subaylar, bunu gerekçe göstererek iktidarı ele geçirdikleri bir askeri darbe düzenlediler. Mısır’la birlik döneminde Mısır’da kurulan bu gizli örgütü 5 subay yönetiyordu: Muhammed Ümran, Salah Cedid, Hafız Esad, Ahmed el-Mir ve Abdul Kerim al-Cundi.
ESAD’LARIN ORTAYA ÇIKIŞI
Darbe, partinin Eflakçılar olarak bilinen Mişel Eflak, Selahattin el-Bitar ve Münif Razzaz tarafından temsil edilen eski liderler ile Neo-Baas’çı harekete bağlı genç subaylar arasındaki güç mücadelesinin artması sonucunda gerçekleşmiştir.
Darbe sonucunda yaklaşık 400 kişi öldürüldü. Darbe, Baas Partisi’nin Suriye ve Irak bölgesel şubeleri ile kendi Ulusal Komutanlıkları arasında kalıcı bir bölünme oluşturdu ve birçok üst düzey Suriyeli Baasçı, Irak’a kaçtı.
Salah Cedid’in önderliğinde kurulan yeni hükümet, Suriye tarihindeki en radikal yönetimdi. Bu dönemde Iraklı Baasçılara karşı sert bir propaganda kampanyası başlatıldı. Cedid’in hükümeti, 1970’te Hafız Esad’ı iktidara getiren Onarım Hareketi ile devrilecekti.
Parti, Irak, Yemen, Ürdün, Lübnan ve Libya’da şubeler açıldı. 1963’ten itibaren Suriye’de, 1968’den 2003’e kadar da Irak’ta mutlak kontrolü ele geçirdi. Ancak iki ülkedeki Baas partileri arasında ideolojik ve siyasi farklılıklar zamanla belirginleşti.
Kurucu lider Mişel Eflak, İslam’ı Arap tarihini ve toplumunu şekillendiren özel bir din olarak görüyor, pan-Arabizmin İslami değerlerle birleştirilmesini savunuyordu. Ancak Aleviler gibi azınlık topluluklarından gelen genç Neo-Baasçılar, komünist ideallerden etkilenerek daha seküler ve Marksist bir çizgi benimsedi.
BEŞAR ESAD İKTİDARI
Hafız Esad’ın 10 Haziran 2000’deki ölümünün ardından Suriye Anayasası değiştirildi. Cumhurbaşkanlığı için minimum yaş şartı 40’tan, Beşar’ın o zamanki yaşı olan 34’e indirildi. Tek aday olarak girdiği seçimlerde yüzde 97,29 oyla cumhurbaşkanı seçildi. Suriye Silahlı Kuvvetleri başkomutanı ve Baas Partisi bölgesel genel sekreteri olarak göreve başladı.
Beşar Esad, babasının iktidar yapılarını ve kişilik kültünü miras almasına rağmen, babasının sahip olduğu sadakate sahip değildi ve yönetimine karşı artan bir hoşnutsuzlukla karşı karşıya kaldı. Bunun sonucunda, Eski Muhafızların çoğu istifa etti veya tasfiye edildi. Siyasi iç çevre sadık destekçilerle değiştirildi.
Esad Ailesi
Göreve gelir gelmez “Şam Baharı” olarak bilinen reform hareketi başladı. Yazarlar, aydınlar, muhalifler ve kültür aktivistleri temkinli ilerlemeler kaydetti. Mezzeh Hapishanesi kapatıldı ve Müslüman Kardeşler bağlantılı yüzlerce siyasi mahkum için geniş kapsamlı af ilan edildi.
Ancak bir yıl içinde güvenlik operasyonları yeniden başladı ve süreç “Şam Kışı”na dönüştü. Yüzlerce aydın tutuklandı, hedef alındı, sürgüne gönderildi veya hapse atıldı. Olağanüstü hal devam etti. İlk vaatler “ulusal birlik ve istikrar” gerekçesiyle geri çekildi, otoriter kontrol ve sansür arttı.
Esad’ın erken dönem ekonomik liberalleşme programları, eşitsizlikleri derinleştirdi ve Esad ailesinin Şamlı elit çevrelerin sosyo-politik gücünü merkezileştirdi. Bu durum Suriye kırsal nüfusunu, kent işçi sınıfını, iş adamlarını, sanayicileri ve geleneksel Baas kalelerinden gelen insanları yabancılaştırdı. Rejimin “sosyal pazar ekonomisi” politikası, yalnızca Esad yanlılarının faydalandığı bir yolsuzluk sembolüne dönüştü.
14 Şubat 2005’te Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’nin suikastı dönüm noktası oldu. Beyrut’taki bombalı saldırıda 22 kişi öldü. Christian Science Monitor’e göre “Hariri’nin öldürülmesinden yaygın olarak Suriye sorumlu tutuldu. Suikasttan önceki aylarda, Hariri ile Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasındaki ilişkiler tehditler ve yıldırma atmosferi içinde kötüleşmişti.” Esad, terör saldırısını düzenlemekle suçlanan kilit isimlerden eniştesi Asıf Şevket’i Hariri’nin ölümünden hemen sonra Suriye Askeri İstihbarat Başkanlığı’na atadı.
Suriye’de protestolar 26 Ocak 2011’de başladı. Protestocular siyasi reformlar, sivil hakların iadesi ve 1963’ten beri süren olağanüstü halin kaldırılmasını talep etti. 18-19 Mart’taki gösteriler Suriye’de onlarca yıldır görülen en büyük protestolara dönüştü. Suriye yönetimi protestoculara şiddetle karşılık verdi.
Protestolara ilk açık yanıtını 30 Mart 2011’de veren Esad, karışıklıkları “komplo” olarak tanımladı. Suriye muhalefetini ve protestocuları bozgunculukla suçladı. Parti çizgisine uygun olarak Baasçı devleti uluslararası bir komployla karşı karşıya olduğunu öne sürdü. Arap Baharı hareketini küçümsedi ve protestolara katılanları “mikroplar” ve beşinci kol faaliyeti yürütenler olarak nitelendirdi.
IRAK BAAS PARTİSİ
Irak Baas Partisi, 1952’de partinin genel sekreteri Fuad el-Rikabi liderliğinde kuruldu. Parti, hemen ardından Suriye’deki merkezi Baas teşkilatı tarafından tanındı. 1940’ların sonlarında partinin fikirleri Iraklılar arasında iki ana kanaldan kademeli olarak yayılmaya başlamıştı: Suriye ve Lübnan’da okuyan ve Baasçı düşünceyi benimseyen Iraklı öğrenciler ile Irak okullarında ve üniversitelerinde eğitim veren Suriyeli Baas üyesi hocalar. O zamanlar parti, başta Irak Komünist Partisi olmak üzere diğer partilerin varlığı ve rekabeti nedeniyle kendisine yeteri kadar üye toplayamadı. Öyle ki, ilk dönemde parti üyelerinin sayısı 100’ü geçmedi.[6]
Ancak özellikle 1958’de Abdülkerim Kasım liderliğinde monarşiye karşı yapılan darbeden sonra Irak toplumunda geniş sempati toplamaya başladı. 1958’in siyasi ortamında Irak Baası’nın başarısı için tüm koşullar hazırdı. Batı güdümlü monarşi yıkılmış, Suriye ve Mısır birleşmiş, tüm Arap halklarının kurtarıcı gözüyle baktığı Cemal Abdünnasır liderliğinde Arap birliği için ilk adım atılmıştı. Devrimden sadece on gün sonra Baas Partisi kurucusu Mişel Eflak, yeni rejimi Suriye ve Mısır arasında kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti’ne katılmaya ikna etmek için Bağdat’ı ziyaret etmişti. Ancak Irak Komünist Partisi bu teklifi reddetti ve Abdülkerim Kasım’ı Irak’ın lideri ilan etti.
O dönemde Irak, iki ana siyasi akım arasında bölünmüş durumdaydı: Arap ulusalcı hareketi ile solcu hareket. Baas Partisi, Irak’ta 1958 ve 1968 arasında dördü başarılı peş peşe gelen sekiz darbeyi kendi lehine çevirmeyi başarmıştı. Baas, ilk etapta ülke yönetimine sadece İmar Bakanı Fuad el-Rikabi liderliğinde katılmış oldu.
Irak’taki ilk Baas hükümeti, 8 Şubat 1963’te Abdülkerim Kasım rejimine karşı Nasır yanlısı subaylarla ittifak ile gerçekleştirilen darbenin başarısından sonra, Abdüsselam Arif başkanlığında kuruldu. Ancak partinin ılımlı kanadı ile sert kanat arasındaki anlaşmazlık, Arif’in aynı yılın 18 Kasım’ında hükümeti devirmesine neden oldu. Bunun sonucunda Baas subayı Ahmet Hasan el-Bekir, yeni cumhuriyetin başkan yardımcısı olarak atandı.
Şubat 1964’te Mişel Eflak, Baas üyesi Saddam Hüseyin’in partinin yönetim konseyine atanmasını tavsiye etti. 1966’da ise Abdüsselam Arif bir helikopter kazasında ölünce yerine kardeşi Abdurrahman Arif geçti. 17 Temmuz 1968’de parti, Baas üyesi olmayan subaylarla ittifak kurarak, Abdurrahman Arif rejimini devirdi. Ahmed Hasan el-Bekir; Devrim Komuta Konseyi başkanı, cumhurbaşkanı ve ordunun başkomutanı oldu ve Saddam Hüseyin’i iç güvenlikten sorumlu Devrim Komuta Konseyi başkan yardımcısı olarak atadı.
Haziran 1979’da Saddam Hüseyin, selefi Ahmed Hasan el-Bekir’i tüm görevlerinden istifa ettirip ev hapsine mahkum ettikten sonra, Irak Cumhuriyeti’nin yeni cumhurbaşkanı oldu.
Haber/Kaynak: Burhan Akdağ