DOLAR
EURO
STERLIN
FRANG
ALTIN
BITCOIN

Özhaseki: Halkın denize ulaşmasını engelleyen ne varsa bertaraf edeceğiz

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, “Halkın denizlere ulaşmasını engelleyen ne varsa bertaraf edeceğiz. Anayasal haktır; vatandaş denize çok rahat ulaşabilmelidir. Bununla ilgili ihbar hatları da kuruldu, yıkımlar da başladı” dedi.

Yayınlanma Tarihi :
Özhaseki: Halkın denize ulaşmasını engelleyen ne varsa bertaraf edeceğiz

Kocaeli Sanayi Odası (KSO) tarafından bu yıl 30’uncusu düzenlenen Şahabettin Bilgisu Çevre Ödülleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin katılımıyla Başiskele ilçesinde bulunan bir otelde gerçekleştirildi. Ödül törenine Bakan Özhaseki’nin yanı sıra Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, KSO yöneticileri ile davetliler katıldı. Tören kapsamında oda tarafından 5 firmaya ödülleri verildi. 

“ÇOK DAHA ZOR VE AĞIR YÜKLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Bakan Özhaseki, programda yaptığı konuşmada, “Bakanlığımızın iş yükünün çok fazla olduğunu herkes söylüyor zaten. Malum 3 tane isimden, konudan oluşuyor; çevre, şehircilik ve iklim değişikliği. Her birinin kendine göre önemli bir alanı var. Bu dönem bir de üzerimize depremin getirmiş olduğu yükler ve özellikle Marmara çevresinde olabilecek bir depremin hazırlıkları konusu kaldığı için çok daha zor ve ağır yükle karşı karşıyayız” dedi. 

“NASIL İSİM VERİRSİNİZ BİLMİYORUM”

“Bin yıldır Anadolu’dayız.” diyen Bakan Özhaseki, “Millet olarak 2 tane önemli medeniyete imza attık; Selçuklu ve Osmanlı medeniyeti. Herkes dışarıda giderken geçmişten kalan tarihi eseri gördüğünde gerek sivil mimarlık örneği, ibadethane, kamu kurumu olarak ‘Bu Selçuklu veya bu Osmanlı’ diye aklına bir mefhum geliyor. Fakat üzülerek de bu konuyu söylemem lazım. Çok şükür 100 yıldır cumhuriyetle idare ediliyoruz; üniversitelerimiz, bilim adamlarımız var; biraz da gücümüz de yerine geldi. Paramız pulumuz da var, akıllı adamlarımız da çoğaldı. 100 yıldır ortaya koymuş olduğumuz bu inşa faaliyetleri neticesindeki oluşturduğumuz şehirlerdeki medeniyete nasıl isim verirsiniz bilemiyorum. Yani ‘Şu Selçuklu medeniyeti’ diyoruz, ‘Bu Osmanlı’ diyoruz, 100 yıldır övündüğümüz, inşallah ilanihaye birlikte cumhuriyetle yaşayacağımız bu ortamda nasıl bir medeniyet oluşturduğumuz hususunda, kim, nasıl bir fikir seyreder onu çok kestiremiyorum ve karşımızdaki manzara şu; önce kimliksiz yapılar şehirler, sonra da ikinci olarak görebildiğimiz sağlıksız, epeyce bir binaya sahibiz. Stokların hepsinin oranı bizde var. Bunlara baktığımız zaman da doğrusu biraz korkuyoruz” ifadesini kullandı.

“485 TANE FAY HATTI VAR”

Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Şunu hiç kimse unutmasın; bizler bir deprem ülkesiyiz. Bu net gerçeği hepimiz bilelim ve öyle hareket edelim. Bir kümes bile yaptıracaksak bu gerçeği bilerek hareket ederek yaptıralım. Şu anda Türkiye’de kırılmamış, tespit edilebilen 485 tane fay hattı var. Ne zaman kırılacak? Hangi şiddetle kırılacak? Gece mi bizi yakalayacak? Gündüz mü yakalayacak? Doğrusu çok bilemiyorum. En son 6 Şubat’ta bundan 1,5 sene kadar önce karşı karşıya kaldığımız 9 saat arayla 2 tane şiddetli depremin bile yıkıntıları, hasarı hala onarabilmek için büyük bir çaba içerisinde, gayretle devam ediyoruz” dedi. 

“BIRAKIN BU HİKAYEYİ”

Müsilaj ile ilgili de konuşan Bakan Özhaseki, “Daha önce de oluşmuş Türkiye’de. Bu 2 yıl önce ortaya çıkan bir bela değil ama en büyük sebep olarak durağan bir deniz, ısınma ve bir de evsel atıklardan ortaya çıkmış olan azot ve fosfor. Kocaeli’de bir sorun gözükmüyor ama şehir için söylemiyorum, neredeyse Marmara’ya kıyısı olan şehirlerin yüzde 50’si kaba tutucularla pisliği tutuyorlar, olduğu gibi veriyorlar. Kaba tutucu dediğimiz şey elek. O eleğe takılan ne kadar kirlilik varsa kalıyor. Onun dışında ‘Efendim denize derin deşarj falan.’ Ya bırakın bu hikayeyi, 50, 100 metre ileriye götürseniz de ne olacak, götürmeseniz ne olacak. Denize olduğu gibi kirlilik veriliyor ve bu azot, fosfor orada yavaş yavaş biyoçeşitliliği, canlıları öldürüyor. Aşağıda çamur birikimine sebebiyet veriyor. Üst tarafta müsilaj oluşturuyor ve hep beraber de işte böyle temizlemeye çalışıyoruz” diye konuştu.

“VATANDAŞ DENİZE ÇOK RAHAT ULAŞABİLMELİDİR”

Önümüzdeki günlerde uygulamaya konulacak projelere de değinen Bakan Özhaseki, şunları söyledi;

*1’incisi ‘Denizler Halkındır’ projesi. Bundan 15 gün kadar önce ilan ettim, halkın denizlere ulaşmasını engelleyen ne varsa bertaraf edeceğiz. Anayasal haktır; vatandaş denize çok rahat ulaşabilmelidir. Bununla ilgili ihbar hatları da kuruldu, yıkımlar da başladı. Zaten yarın, bir günde bolca da basına da malzeme olacak. Bunu ciddiyetle takip edeceğiz. 2’ncisi mapa şamandıra projesi var.

*Türkiye’de 100 binin üzerinde yat var. Dünyanın en güzel koylarına sahibiz. Rastgele ağaçlara bağlıyorlar, sonra da çapa atıyorlar ve kirliliklerini de çoğu zaman gösterdiğimiz yere arıtma tesislerinin girişlerini vermiyorlar. Birçok kaptanla konuştum. Neredeyse tamamının söylediği şu; ‘Efendim siz bizim bakanımızsınız.

*Ayağımıza sıkacağız ama doğruyu söyleyelim; size yalan söyleyemeyiz. Biz bu gemilerimizdeki kirlilikleri şöyle biraz açığa çıkınca denize veriyoruz’ diyorlar. Günahtır, bu koylar bir daha elimize geçmez bizim. Eğer bunları kirletirsek şimdi nasıl ki dip çamuru için trilyonlar harcıyoruz, canımız çıkıyor adeta, yarın bir gün o koylarımızın da hepsini zehirlemiş oluruz. Bunlarla ilgili de çok ciddi önlemler başlıyor.

*Tek tek numaralayacağız. İzinle yatlar orada duracak. Belli günlerde kirliliğini boşalttığını ispatlayacak ki bizden kendini kurtarsın. Yoksa başka türlü bu işin altından kalkamayacağız.

“20 MİLYAR ŞİŞE, CAM, PET, ALÜMİNYUM DIŞARIYA ATIYORUZ”

Depozito sistemi projesi hakkında da konuşan Bakan Özhaseki, “3’üncü olarak da projemiz, önümüzdeki günlerde depozito sistemi. 0-1 litre ile 3 litrelik bizim günlük kullandığımız meyve suyu, su yıllık 20 milyar. 20 milyar şişe, cam, pet, alüminyum dışarıya atıyoruz. Hiçbir değeri var mı bizim için? Yok kaldırıp atıyoruz ama 20 milyar. Tabiatta bu eriyor mu? Yok olmuyor, yüzyıllarca kalıyor. Şimdi depozito sistemini kuruyoruz. Onun bir bedeli olacak. Önce belki biraz da alıştıralım diye 5 bin yerde, büyük marketlerde, parklarda veyahut da insanların uğrak yerlerinde o makineleri kuracağız. Vatandaş getirip atacak ve bir bedel alacak bizden ama bir müddet sonra üzerinde o şişenin veyahut da o ambalajın bir rakamının bir bedeli var, onu ödeyecek ama geldiğinde yeniden telefonla okutup o parayı alabilecek. Verdiği parayı alacak. Bu sisteme de geçtiğimizde tahmin ediyorum ki o 20 milyar şişenin büyük bir bölümü de geri dönmüş olacak” ifadelerine yer verdi. 

Haber/Kaynak: Burhan Akdağ

YORUM YAP